Akıl Sağlığı

20181128162826Covermentalhealth

Akıl sağlığı sorunlarının yükü global olarak artmaktadır ve majör depresyon, bipolar bozukluk ve şizofreni, dünya çapında yeti yitiminin önde gelen 10 nedeni arasındadır.  Akıl sağlığı sorunları toplum üzerinde devasa bir sosyal ve ekonomik yük oluşturmaya devam etmekte, erken mortaliteye yol açmakta ve bireyin işlevselliğini ve hem hastaların hem de ailelerinin yaşam kalitelerini etkilemektedir.

Sadece Avrupa'da her yıl popülasyonun yaklaşık %40'ı bir akıl sağlığı sorunu tanısı almakta veya bu tür bir rahatsızlık bildirmektedir.  Bu nedenle, akıl sağlığı hizmetleri birçok paydaşın tam taahhüdünü gerektiren bir öncelik haline gelmiştir.  (Wittchen, H.U., ve ark. (2011) Avrupa'da 2010 yılında bildirilen Akıl sağlığı sorunlarını ve diğer beyin hastalıklarının boyutu ve neden olduğu yük. European Neuropsychopharmacology: The Journal of the European College of Neuropsychopharmacology, 21, 655–679.)

Angelini Pharma, geçtiğimiz 50 yıl içinde akıl sağlığıyla ilişkili sorunları/hastalıkları olan hastaların yönetimini iyileştirmeye ve akıl hastalıklarla ilişkili  ön yargılar ile mücadeleye yönelik anlamlı çabaları sayesinde uluslararası düzeyde tanınırlık kazanmıştır. Firma, antidepresanların ve duygudurum düzenleyicilerin geliştirilmesinde öncü bir rol oynamıştır ve yenilikçi tedavilerden toplumsal taahhüde kadar hasta bakımına yönelik yeni modellerin şekillendirilmesini destekleme görevini benimsemiştir. Buna rağmen, akıl sağlığı göz ardı edilen bir alan olmaya devam etmektedir ve Angelini Pharma yalnızca ilaçlara yönelik Ar-Ge çalışmalarıyla değil, aynı zamanda HEADWAY 2023 gibi yüksek kalitedeki projeleri destekleyerek bunu değiştirmeye katkıda bulunmak istemektedir. European House–Ambrosetti ile iş birliği içinde 2017 yılının sonunda üstlenilen bu proje, sosyal ve ekonomik boyutlara odaklanarak Avrupa'daki akıl sağlığı sorunlarına global olarak genel bir bakış sunmayı ve akıl sağlığı için yeni bir yol haritası çizmeyi amaçlamaktadır.  Projenin nihai amacı ise günümüzde hâkim olan ve akıl sağlığı sorunlarının tedavisine ve yönetimine yönelik modelleri iyileştirerek, her ülkedeki sağlık hizmeti sistemlerinin, yeterli ve etkili bakım yollarını ve desteği sunabilmesini sağlamak, bu hastalıklardan muzdarip bireylere daha iyi bir yaşam kalitesi sunmak ve sosyal bilinç düzeyini arttırmaktır. Bunun, aileler üzerinde de güçlü ve pozitif bir etkisinin olması beklenmektedir.

Akıl sağlığı sorunları olan bireylerin yaşam kalitesini arttırmanın ve akıl sağlığı sorunları ile olan ön yargılarla mücadele etmenin en iyi yolu, doğru bilgi sunmaktır. Bu amaç doğrultusunda, Angelini Pharma akıl sağlığına odaklanan yeni web sitesi HarmoniaMentis.com'u kullanıma sunmuştur.

 

Akıl Sağlığına ilişkin Temel Bilgiler 

Avrupa'da akıl sağlığı sorunları artışta

21. yüzyılın temel sağlık problemi: akıl sağlığı sorunları

  • Akıl Sağlığı Sorunları1

    Her yıl, tüm AB nüfusundaki 10 kişiden yaklaşık 4'ü (%38,2) en az bir akıl sağlığı sorunuyla mücadele etmektedir.

    Bu oran, tahmini olarak 164,7 milyon
    insana karşılık gelmektedir

  • Dağılım

    Akıl sağlığı sorunları yaşa, cinsiyete ve ülkelere göre farklılık gösterir1.

    • Çoğunlukla psikotik olmayan depresyon ve anksiyete gibi yaygın akıl sağlığı sorunlarının nispeten yüksek sıklıklarda olması yetersiz eğitim, maddi dezavantaj ve işsizlik ile yakından ilişkilidir.2
    • Sosyoekonomik durumları daha düşük olan insanlar daha yaygın olarak akıl sağlığı sorunları yaşarlar.2
  • Etkilenen bireyler ve toplum üzerindeki etkileri1

    Akıl sağlığı sorunlarının, bu hastalıklardan etkilenen bireyler ve toplum üzerinde büyük etkileri vardır ve hastalığın yükü 4 ana bölüme ayrılabilir:

    • Yaşam kalitesi (QoL) kaybı
    • Hastalıkla ilişkili toplumsal damgalanma
    • İşsizlik
    • Direkt ve dolaylı maliyetler

Avrupa Birliği'nde akıl sağlığı sorunlarının yükü

  • En sık karşılaşılan akıl sağlığı sorunu türleri4

    • Anksiyete bozuklukları (%14)
    • En yaygını majör depresyon (%6,9) olan duygudurum bozuklukları (%7,8)
    • Somatoform bozukluklar (%6,3)
    • Alkol bağımlılığı (%3,4), opioid ve kanabis bağımlılığı
    • Psikotik bozukluklar (%1,2) ve yeme bozuklukları
  • Cinsiyetler arasındaki farklılıklar1,4

    • Erkeklere kıyasla kadınları etkileyen akıl sağlığı sorunu türlerine bakıldığında cinsiyetler arasında belirgin farklılıklar söz konusudur.
    • Kadınlar, depresyondan orantısız bir şekilde etkilenirler ve depresyonun prevalansı (görülme sıklığı) kadınlarda erkeklerdekinin iki katıdır.
    • Erkeklerde ise alkol kullanımına ilişkin bozukluklar, Avrupa'daki hastalık yüküne nispeten en büyük katkıda bulunmaktadır.
  • Yaşa göre dağılım2,3,4

    • Akıl sağlığı sorunları sıklıkla nispeten genç yaşlarda ortaya çıkar.
    • Akıl sağlığı sorunları, daha yaşlı insanlarda da yaygın olarak görülmektedir.
    • Genel Anksiyete Bozukluğu, 65 yaş ve üzeri hastalarda prevalansı en yüksek olan akıl sağlığı sorunudur
    • Demans, ortalama olarak 65 yaş ve üzeri kişilerin %5'ini ve 80 yaş ve üzeri kişilerin %20'sini etkilemektedir

Referanslar

  1. 1- EU contribution to the World Mental Health Surveys Initiative (EU-WMH). The burden of mental disorders in the European Union. 
  2. 2 - Health & Consumer Protection Directorate-General. The state of mental health in the European Union. European Commission, 2004. Çevrim içi olarak ulaşılabilir
  3. 3 - World Health Organization. Mental health and older adults. Çevrim içi olarak ulaşılabilir
  4. 4 - Wittchen HU, Jacobi F, Rehm J, Gustavsson A, Svensson M, Jönsson B, et al. The size and burden of mental disorders and other disorders of the brain in Europe 2010. Eur Neuropsychopharmacol 2011;21(9):655-679.
başa dön

Depresyon

  • Tanım2

    • Depresyon (majör depresif bozukluk), yaygın fakat ciddi bir duygudurum bozukluğudur.
    • Bir kişinin nasıl hissettiğini, düşündüğünü ve uyuma, yemek yeme veya çalışma gibi günlük aktiviteleri nasıl hallettiğini etkileyen ciddi semptomlara neden olur.
  • Avrupa'da Epidemiyoloji

    • Depresyon hem erken ölüm nedeniyle hem de engellilik nedeniyle yitirilen yıllar açısından Avrupa'daki akıl sağlığı sorunlarının oluşturduğu yükte en büyük payı olan faktördür.3
    • Depresyon kadınlar ve 40-59 yaş arası kişilerde daha yaygındır.1,3
  • Risk faktörleri

    • Majör depresif bozukluğun spesifik nedeni bilinmemektedir.
    • Majör depresif bozukluk, genetik ve çevresel etmenleri içeren çok faktörlü ve heterojen bir bozukluklar grubu gibi görünmektedir.1

     

  • Belirtiler ve semptomlar1

    • Majör depresif bozukluğa sahip olan çoğu hasta, dışarıdan hiçbir şey yokmuş gibi görünür.
    • Daha şiddetli semptomları olan hastalarda kilo değişiminin yanı sıra bakım ve temizlik anlamında bir azalma gözlemlenebilir.
    • Bir majör depresif bozukluk kritlerleri arasında, Akıl Sağlığı Sorunlarının Tanısal ve Sayımsal El Kitabı 5. Baskısında (DSM-5) listelenen 9 belirtiden en az 5'inin aynı 2 haftalık dönemde (ve bu semptomlardan en az bir tanesi depresif duygudurum ya da ilgi ya da zevk kaybıdır) mevcut olması gerekir.

    Majör depresyonun temel belirtileri ve semptomları

    • Depresif duygudurum
    • Hemen hemen tüm faaliyetlerle ilgili ilgi azalması veya zevk kaybı (anhedoni)
    • Uyku bozukluğu (insomni veya hipersomni)
    • Halsizlik veya enerji kaybı
    • Psikomotor ajitasyon veya retardasyon
    • Değersizlik hissi
    • Düşünme veya konsantrasyon becerilerinde azalma, kararsızlık
    • Önemli ölçüde kilo değişimi veya iştah bozukluğu
    • Ölüme dair tekrarlayan düşünceler, belirli bir planı olmayan ve tekrarlayan intihar düşünceleri veya intihar girişimi ya da intihar etmek için yapılmış belirli bir plan
  • Tanı

    • Depresyon tarama testleri değerli sonuçlar sunabilir. Bunlardan en yaygın kullanılanı Hasta Sağlığı Anketi-9'dur.1
      • Herhangi bir depresyon taraması veya derecelendirme ölçeğinin kullanımından elde edilen sonuçlar depresyon tanısı koymaz ve özellikle yaşlı hastalarda olmak üzere herhangi bir popülasyonda kusurlu sonuç verebilir.
    • Depresyon, hastanın öyküsüne ve fiziksel bulgulara dayanan klinik bir tanıdır.
      • Majör depresif bozukluğu teşhis etmeye yönelik tanısal laboratuvar testleri mevcut değildir; ancak majör depresif bozukluk olarak ortaya çıkabilecek olası tıbbi hastalıkları hariç tutmaya odaklı laboratuvar çalışmaları bu konuda yararlı olabilir.1
    • Nörogörüntüleme, psikiyatrik semptomlar üretebilen nörolojik hastalığın doğasına dair net bir anlayış ortaya koymaya yardımcı olabilir.1
  • Yönetimi

    • Tüm hasta popülasyonlarında, genellikle en hızlı ve uzun süreli yanıt, ilaçlar ve psikoterapinin birlikte uygulanması ile alınır.1
    • Majör depresif bozukluk yaşayan kişilerin %70-80'i uygun tedavi ile semptomlarında önemli ölçüde azalma yaşayabilir.1

Referanslar

  1. 1 - Halverson JL, Bhalla RN, Moraille-Bhalla P, Andrew LB, Leonard RC. Depression. Çevrim içi olarak ulaşılabilir
  2. 2 - National Institute of Mental Health. Depression. 2018. Çevrim içi olarak ulaşılabilir
  3. 3 - Wittchen HU, Jacobi F, Rehm J, Gustavsson A, Svensson M, Jönsson B, Olesen J, et al. The size of burden of mental disorders and other disorders of the brain in Europe 2010. Eur Neuropsychopharmacol 2011;21(9):655-679
başa dön

Şizofreni

  • Tanım1,3

    • Şizofreni, insanların düşünme, hissetme ve anlama şekillerini etkileyen kronik ve şiddetli bir akıl sağlığı sorunudur.
    • Şizofreninin en ayırıcı semptomu aşağıdakileri içeren psikozdur: 
      • işitsel halüsinasyonlar (sesler)
      • delüzyonlar (sabit yanlış inançlar)
      • konuşma bozuklukları
      • Negatif semptomlar (duygusal ifadelerde azalma)
  • Avrupa'daki Epidemiyoloji

    • Şizofreninin yaşam boyu prevalansının, dünya genelinde genel olarak yaklaşık %1 olduğu tahmin edilmektedir.
    • Şizofreninin prevalansı erkeklerde ve kadınlarda neredeyse aynıdır.
    • Şizofreni genellikle geç ergenlik dönemiyle otuzlu yaşların ortaları arasında başlar.
    • Hastalığın ilk 5–10 yılı şiddetli olsa da hastalığın bu ilk dönemini genellikle onlarca yıl süren rölatif bir stabilite izler.
  • Risk faktörleri

    • Şizofreninin nedenleri bilinmemektedir.1
    • Genetik ve perinatal faktörler, en olası risk faktörü gruplarıdır.
      • Birçok farklı gen şizofreni riskini arttırabilir ancak hiçbir gen tek başına şizofreniye neden olmaz. 
      • Şizofreninin gelişmesi için genlerle bireyin çevresindeki unsunlar arasında etkileşimlerin olması gereklidir. Bu çevresel faktörler arasında virüslere maruziyet, doğumdan önce yetersiz beslenme, doğum sırasında meydana gelen sorunlar ve psikososyal faktörler yer alabilir.3
  • Belirti ve semptomlar1,3

    • Şizofreni semptomları aşağıdaki 4 bölüme ayrılabilir:
      • Pozitif semptomlar –Psikotik semptomlar genellikle sağlıklı bireylerde görülmez (ör. halüsinasyonlar, delüzyonlar, konuşma ve davranış bozukluğu)
      • Negatif semptomlar – Normal duygu ve davranışlardaki bozulmalarla ilişkilidir (ör. duygusal çeşitlilikte azalma, konuşma yoksulluğu ve ilgi ve dürtü kaybı)
      • Bilişsel semptomlar –Bazı hastalarda hafif bazılarında ise daha şiddetli olabilir. Hastalar, hafızalarında ve düşünce yapılarının diğer kısımlarında değişiklikler fark edebilir. Ayrıca nüansları ve kişiler arasındaki işaretlerin ve ilişkilerin inceliklerini anlamakta da zorlanırlar.
      • Duygudurum semptomları - Hastalar sıklıkla anlaşılması zor bir şekilde neşeli veya üzgün görünürler; genellikle depresiflerdir.
  • Tanı

    • Şizofreninin tanısı Akıl Sağlığı Sorunlarının Tanısal ve İstatistiksel Kılavuzunun beşinci baskısında (DSM-5) belirtilen kriterlere göre konur ve hastanın aşağıdaki semptomlardan en az ikisini yaşamış olması gereklidir:1
      • Delüzyonlar
      • Halüsinasyonlar
      • Konuşma bozukluğu
      • Düzensiz veya katatonik davranışlar
      • Negatif semptomlar
    • Semptomlardan en az birinin delüzyon, halüsinasyon varlığı ya da konuşma bozukluğu olması gerekmektedir.
    • Şizofreni, herhangi bir karakteristik laboratuvar sonucu ile ilişkili değildir.1
  • Yönetimi

    • Şizofreninin tedavisi tıbbi, psikolojik ve psikososyal bilgilerin entegre edilmesini gerektirir.1
      • Şizofreninin tıbbi yönetimi genellikle ilaç kombinasyonlarının kullanılmasını gerektirir, bu ilaç kombinasyonları antipsikotik, antidepresan ve anti-anksiyete ilaçlarını içerebilir.2
      • Geleneksel ve tipik antipsikotik ilaçlar, halüsinasyon ve delüzyon gibi pozitif semptomları azaltır ve relapsları önler.1,2
      • Atipik antipsikotikler olarak da bilinen daha yeni antipsikotik ilaçlar, hem pozitif hem de negatif semptomların tedavisinde kullanışlıdır. Bu ilaçların, bilişsel semptomlar ve duygudurum semptomları üzerinde de olumlu etkileri olabilir.2
      • Düzenli psikososyal tedavi alan bireylerin relaps yaşama veya hastanede yatarak tedavi edilme olasılığı daha düşük olduğundan psikososyal tedavi büyük önem taşımaktadır.1,3

Referanslar

  1. 1 - Frankenburg FR. Schizophrenia. 2018. Çevrim içi olarak ulaşılabilir
  2. 2 - Grohol JM. Schizophrenia treatment. 2018 Çevrim içi olarak ulaşılabilir
  3. 3 - National Institute of Mental Health. Schizophrenia. 2016.Çevrim içi olarak ulaşılabilir
başa dön